havaların ısınmaya başlamasıyla, kendimi açık hava deniz görür bir yere atma isteğime engel olamamaya başladım. hiç çalışmasam, yüzlerce dergi alıp, güneş gözlüklerimi takıp, elimde buzlu kokteyller, yanımda bizim kızlar bütün gün boş boş otursam dediğim günler tam da yılın bu zamanlarına denk geliyor :) baharla birlikte doğa misali ben de uyanıyorum sanki.
tamam gerçekçi olalım bu iş hafta içi o kadar da kolay değil ama hafta sonu kim tutar beni :)
öyleyse nerelere gidelim, sabah nerede kahvaltı yapıp geceyi nerede bitirelim EN'ler dosyasını açıyorum;
en iyi kahvaltı tartışmasız Bebek Mangerie, üzerinizde ince bir hırka, dışarıda hafif bir rüzgar, deniz kokusunu içinize çekerken yudumladığınız taze sıkılmış portakal suyunu bir hayal edin işte o kadar güzel :)
öğle yemeği için ise vazgeçilmez bir klasik olan, Ortaköy House Cafe tam da denizin üzerindeki bahçesinde bir italyan yemeği söyleyip soğuk bir rose içmelik değil de ne?
akşamüstü ise günün rehavetini atıp akşama hazırlanmak için, Ataköy Marina Hardal' ın tatil vakti gelmiş de Akdeniz'e uzanmışsınız izlenimi yaratan atmosferinde Cosmopolitan içmeme hiçbir şey engel olamaz!
öğlen italyan mutfağına yüklenmişken akşam hafif yemekte fayda var, tabi karşı koyabilirseniz :) akşam için benim tercihim yemekten sonra aynı mekanda geceye davam etmekten yana, hal böyle olunca 360 mı Nu Teras mı diye düşünmeye başlıyorum :) buradan sonrası o piti piti'ye kalmış :))
peki şimdi tüm bu hayallerden sonra, bugün henüz pazartesiyken, yarın kim işe gidecek???
Duygularını bizimle paylaşman çok güzel ve okurken kendimi orada hayal ettim. Evet şimdi orada olmak vardı ve işe gitmemek. Ama iş var ve oraya gidebilmek için çalışmak lazım :)
YanıtlaSil